Makaleler

Blog Yazıları

stockholm-sendromu-nedir-belirtileri-nedenleri-ve-cozum-yollari-image

Stockholm Sendromu Nedir? Belirtileri, Nedenleri ve Çözüm Yolları

  • 28 Temmuz 2025

Stockholm Sendromu 

Stockholm sendromu, rehine veya istismar kurbanlarının, kendilerine zarar veren kişilere karşı duygusal bağ geliştirmesi durumudur. Bu psikolojik durum, mağdurun kendisini tehlikeye atan kişiye karşı sempati, anlayış ve hatta sadakat beslemesine neden olabilir.

Stockholm Sendromu İlk Ne Zaman Ortaya Çıktı?

Bu terim, 1973 yılında İsveç'in Stockholm kentinde gerçekleşen bir banka soygunu sırasında ortaya çıkmıştır. Soygun esnasında rehin alınan kişiler, altı gün boyunca soyguncularla birlikte kalmış ve sonunda onları savunmaya başlamışlardır. Hatta polisle iş birliği yapmayı reddetmişlerdir. Bu ilginç durum, uzmanlar tarafından incelenmiş ve “Stockholm sendromu” olarak literatüre geçmiştir.

Stockholm Sendromunun Belirtileri

Stockholm sendromu olan kişilerde aşağıdaki belirtiler gözlemlenebilir:

  • Failin davranışlarını rasyonelleştirme


  • Faille empati kurma


  • Kurtarılmak istememe


  • Olaydan sonra faille iletişimi sürdürme


  • Faili koruma eğilimi


Bu semptomlar, dışarıdan bakıldığında mantıksız gibi görünse de, mağdurlar bu davranışları psikolojik savunma mekanizması olarak geliştirebilir.

Stockholm Sendromunun Psikolojik Arka Planı

Stockholm sendromu, hayatta kalma içgüdüsünün bir sonucu olarak gelişebilir. Kişi, tehdit ortamında kendini güvende hissetmek için faille bağ kurar. Bu bağ, zamanla sadakate dönüşebilir. Korku, stres ve belirsizlik altında, failin küçük iyilikleri bile büyük anlamlar taşıyabilir.

Bu sendrom, sadece rehin durumlarında değil, aile içi şiddet, toksik ilişkiler ve çocuk istismarı gibi uzun süreli baskı ortamlarında da gelişebilir.

Kimler Stockholm Sendromuna Daha Yatkındır?

Her birey bu sendroma yakalanabilir. Ancak aşağıdaki durumlar riski artırabilir:

  • Daha önce travma yaşamış bireyler


  • Düşük benlik saygısına sahip kişiler


  • Bağımlı ilişki modellerine sahip olanlar


  • Güçlü sosyal destek sisteminden yoksun bireyler


Bu kişiler, tehdit altında kaldıklarında faille bağ kurarak psikolojik olarak “hayatta kalma stratejisi” geliştirirler.

Stockholm Sendromu ve Toksik İlişkiler

Romantik ilişkilerde de Stockholm sendromuna benzer dinamikler gelişebilir. Özellikle narsist veya manipülatif partnerlere maruz kalan kişiler, kötü muameleyi normalleştirme eğiliminde olabilir. Bu kişiler, partnerlerinin zaman zaman gösterdiği şefkati, tüm istismarların üzerini örten bir “ödül” gibi algılar.

Stockholm Sendromunun Uzun Vadeli Etkileri

Stockholm sendromu yaşayan bireylerde şu problemler görülebilir:

  • Güven sorunları


  • Bağlanma problemleri


  • Kaygı bozuklukları


  • Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB)


  • Öz kimlikte bozulma


Bu etkiler, sendrom sona erdikten sonra bile yıllarca devam edebilir. Bu nedenle profesyonel destek şarttır.

Stockholm Sendromu Nasıl Tedavi Edilir?

Tedavi süreci, bireyin güvenli bir ortamda psikolojik destek almasıyla başlar. En etkili yöntemlerden bazıları şunlardır:

  • Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT): Mağdurun düşünce kalıplarını yeniden yapılandırmaya yardımcı olur.


  • Travma Odaklı Terapi: Geçmiş travmaların izlerini silmeye yöneliktir.


  • Destek Grupları: Benzer deneyimler yaşayan bireylerle iletişim kurmak iyileşmeyi hızlandırır.


  • İlaç Tedavisi: Gerekli görüldüğünde, anksiyete veya depresyon için ilaç desteği verilebilir.


Bu süreçte kişinin kendine güvenini yeniden kazanması hedeflenir. Ayrıca failden tamamen uzaklaşmak da tedavinin önemli bir parçasıdır.

Stockholm Sendromu ile Mücadelede Aile ve Sosyal Destek

Mağdurların iyileşme sürecinde çevrenin rolü büyüktür. Aile üyeleri, arkadaşlar ve uzmanlar birlikte hareket ederek kişinin gerçeği fark etmesini sağlamalıdır. Sabırlı olunmalı, suçlama yerine anlayış ön planda tutulmalıdır. Sosyal destek, bireyin yeniden özgürleşmesini kolaylaştırır.

Medya ve Stockholm Sendromu

Medya, Stockholm sendromunu bazen romantize ederek yanlış mesajlar verebilir. Filmler, diziler ya da haberlerde faille mağdur arasındaki bağ “aşk” gibi yansıtılabilir. Bu algı, gerçek mağdurların durumu ciddiye alınmasını engeller. Bu nedenle toplumun bu konuda bilinçlenmesi çok önemlidir.

Stockholm Sendromunu Anlamak ve İyileşmek Mümkün

Stockholm sendromu, karmaşık bir psikolojik durumdur. Ancak doğru destekle üstesinden gelinebilir. Bu süreçte mağdurun yaşadıkları küçümsenmemeli, aksine empati ve anlayışla yaklaşılmalıdır. Psikolojik şiddet ve istismar, sadece fiziksel izler bırakmaz; ruhsal olarak da derin yaralar açar. Bu yaraları sarmak ise zaman, destek ve uzman müdahalesiyle mümkündür.

Unutmayın, şiddetin hiçbir türü normal değildir. Sevgi, baskı ve korku üzerine kurulamaz. Kırılmış bir güven yeniden inşa edilebilir; yeter ki adım atmaya cesaret edilsin.